25 Şubat 2010 Perşembe

Not

Umarim bu blog yuzunden iceri girmem, zira daha amerikan futbol sezonu bitmedi, kismetse master var, olmazsa askerlik var, kisacasi disarida iyiyim :)

Demokrasi Adı Altında Faşizme Doğru İlerleyen Ülkem

Şu dünyada bir avuç insane bile tamamen aynı düşünce yapısına sahip olamazken, ikizler üçüzler bile birbirlerine benzemezken topladılar ülkeyi iki grup altında. Sağolsunlar artık ya darbeci, cuntacı, statükocuyuz ya da demokrasi yanlısı, reform yanlısı ve özgürlükçüyüz. Bir kaç sene öncesine kadar herkez Türk-Kürt bölünmesinden korkarken, hiç beklemediğimiz yerden vurdular.

Devir ikinci cumhuriyetçilerin devri, tam istedikleri ortamı elde etmeye başladılar. Sözde liberal ve demokrat bu acınası grup Atatürkçü Düşünce temeline dayanan ve tek olan cumhuriyeti değiştirmeye çalışıyorlar.

Günlerdir TSK içinde yargılanması gerken insanları konuşuyorlar. Tabi ki varsa darbe yanlısı, askeri yönetimi destekleyen insanların TSK içinden temizlenmesi gerekir ama sizce de bir gariplik yok mu ortada? Hem de gerekçe olarak Yunanistan’da, Arjantin’de ve Şili’de yargılanan darbecileri örnek gösteriyorlar. İyi de verdikleri örneklerdeki askerlerin hepsi darbe yapmışlar. Peki bizim darbeciler ne durumda? Onlara karşı herhangi bir soruşturma açılmış mı? Şimdi ise Amerika karşıtı en büyük TC kurumu olan TSK’da darbe yapmayı düşünmüş olma ihtimali olan insanları yargılayarak TSK’yı yıpratmaya çalışıyorlar.

Yargı reformundan söz edip duruyorlar. Okadar çok bağırıyorlar ki sanki HSYK farklı birşey istiyormuş gibi algılanıyor toplumda. PEki yargı reformu olunca ne olacak? Kime yarayacak? Zannediyor musunuz ki halka, toplumun geneline yarayacak. 30 ayı aşkın süredir, suçu belli olmayan insanlar hala içerdeler. Yargı reformu olunca hemen belli mi olacak kaderleri. Vatan Gazetesi yazarı Aylin Duruoğlu 10 aydır içeride tutuluyordu ve dün ilk duruşma sonunda serbest bırakıldı. Bu mudur demokratikleşme?

İktidar yargı bağımsızlığının koruyucusu olup çıkıverdi bir anda. Halbuki kapatma davası açıldığında bas bas bağırıyorlardı yargı kararları ideolojik diye. Şimdi ise verilen bütün kararlara saygı duymak lazım, yargıya karışmamak lazım diye soylu havalarla demeçler veriyorlar.

Madem demokratikleşme hareketi, madem avrupa birliği vesaire diye bir tarafınızı yırtıyorsunuz, hala niye dokunulmazlık diye bir kavram var mecliste bana bunu açıklayabilir misiniz? Meclis barajı niye indirilmiyor, madem tam demokrasi?

Bu ülkede darbe marbe olmaz. Amerika istemedikçe hiçbir şey olmaz. Darbelerin arkasında Amerika’nın olduğu bilinirken, şu dönemde nasıl bir darbe olasığından bahsedebiliriz ki? Amerika iktidarın arkasında, karşısında ise TSK, Atatürk Türkiye’sinin en büyük savunucularından… Buna rağmen iktidar gene mağduriyet politikalarıyla halkı orduya karşı kışkırttı. Halkın orduya olan güvenini azalttı, yıprattı.

Tabi ki bu düşüncelerin sadece bana ait olduklarını, her hangi bir darbeci, liberal ya da vesaire grubun düşüncelerini yansıtmadığını belirteyim. Açıkçası düşünceme gore bana sıfatlar takılmasından hoşlanmam, ben buyum ve karşı düşüncelere de saygı duyarım. Demokrasinin, özgürlükçü düşüncenin temeli de bu değil midir?

23 Şubat 2010 Salı

Muzik Istanbul

Ne sansliyim ki Istanbul'da yasiyorum. Turkiye'de duzenlenen butun buyuk muzik organizasyonlari burada gerceklesiyor, Jazz festivali, Istanbul Muzik Festivali, rock muzik festivalleri ve daha niceleri. 2010 senesi de, su ana kadar aciklanan konserler goz onune alindiginda, Istanbul icin rock muzik adina super bir sene olacaga benziyor.

Nisan'da uzun zamandir dinlemedigim ama her duydugumda beni heyecanlandiran Sepultura tekrar Turkiye'ye geliyor. Mayis'ta ise aslinda pek de yabanci olmadigimiz Anathema ve uzun zamandir beklenen son yillarin basarili grubu Lamb of God Istanbul'a geliyor.

Buraya kadar sakin gibi duran konser sezonu yaz donemi ile baska bir hal aliyor. Haziran ayinda once Eric Clapton ve Steve Winwood ikilisini izleme sansimiz olacak, ama ben kaciriyorum ne yazik ki. Sonra ayin son gunlerinde belkide Turkiye'de gerceklesmis en buyuk festivallerinden biri, her nekadar kesin olarak aciklanmasa da, SoniSphere festivali bizleri bekliyor olacak. Festivalde simdilik Big Four (Megadeth, Metallica, Anthrax, Slayer) , Rammstein, Heaven&Hell ve Mastodon sahne alacak gibi duruyor. Ben iclerinden sadece Anthrax'i bekliyorum gerci.

Bir de yaz aylarinin vazgecilmezi haline gelen UniRock Fest'in 3.su duzenlenecek. Gene bir cok unlu isim katiliyor. Cannibal Corpse basi cekiyor. Ama ben sadece Amorphis'i merak ediyorum.

Bir de seneler once gidemedigim icime oturmus olan Cranberries tekrar geliyor. Daha once Mydonos Showlande mi ne gelmislerdi biletim vardi babamla gidicek olmama ragmen 18 yasini doldurmadigim icin girememistim. Bu sene temmuzda cesmedeki Cranberries konseri kacmaz. Salvation esliginde windsurf ;)

Bir de U2 var hem cok dinlemem hem de o siralar Istanbul'da olmayacagim oyuzden cok bahsetmiyorum zaten duymayan da kalmamistir...

Bakalim ilerleyen aylarda daha neler bizi bekliyor olacak. Jazz festivalini de merakla bekliyorum. Gecen seneki SMV'den sonra bakalim bu sene kimleri gorecegiz.

2 tane de nacizane dinlenesi ve izlenesi tavsiyem var. Birincisi 2009 yilinda kurulmus olan Them Crooked Vultures grubu. Grup uyelerini internette bulabilirsiniz. Fena degiller bir dinlemenizi tavsiye ederim. Muzik turu hakkinda pek bilgi veremeyecegim ama dinlemesi bedava:) Bir de Paul Mccartney amcamizin 2005 yilindaki Chaos and Creation at Abbey Road konserini tavsiye ederim. Solo bir performans, mekan olarak studyo kullanilmis ama muzik adina eglenceli ve ilginc bir deneyim yasatiyor izleyenlere.

22 Şubat 2010 Pazartesi

Duvar Pasi

Amerika'da master hayalime biraz daha yaklasmis bulunmaktayim. Gerekli belgelerin hepsini Amerika'daki danismana yolladim gectigimiz hafta. Artik duvar pasini baslatmis bulunuyorum.

Peki niye muz orta kesmedim de illa da kendim aticam golu diye duvar pasi bekliyorum???
Cunku belgelerle kagit ustunde gecilen ilk elemeden sonra is gene bana kaliyor. Kabul edilmeden onceki elemede 1'e 1 gorusme oluyor. Yani anlayacaginiz bu golu benden baska kimse atamaz :)))

Allahtan ilk pas yerini buldu. Sinavlarima girdim, istenen butun belgeleri de fazlasiyla yolladim. Danismandan gelecek olan duvar pasina gelisine vurmaya da hazirim. Zaten gelisine vurmakta cok iyiyimdir. Hayalimdeki okul beni gorusmeye cagiracak ben de o golu atamicam??? Yok oyle birsey. Ikinci Metin Oktay olurum valla, aglar yirtilir:)

Hadi bakalim hayirlisi. Onumuzdeki ay heralde birseyler belli olmaya baslar diye umit ediyorum. Bir kisim arkadasimi gittikleri gurbet ellerde gezdim artik aynisini onlardan beklicem ona gore, onlar kendilerini biliyor;)

GO CAVS!

TAFL'de sezonun merakla beklenen derbisi cumartesi gunu gerceklesti ve Cavs, sultans'i 22-0 ezdi:)

Gecen seneki final macindan beri butun Cavs bu maci bekliyordu. Artik aylar suren bekleyis ve heyecandan midir bilinmez ilk yari hakkettigimiz kadar sayi yapamadik. Basimizin belasi cezalar da son maca gore azalsada bizi uzdu. ama ikinci yarida firtina gibi esen takimimiz maci 22-0 gibi ezici bir skorla kazandi. Bu skorla wildcard oynamamayi da garantilemis olduk.

Bir de kendini bilmez bir sultans oyuncusu cildirdi, gereksiz yere ortami ve tribunleri gerdi. Sonuc olarak da mactan atildi. Yaptigi hareket kime yaradi bilinmez ama takimini hezimetten kurtarmadigi kesin. O arkadasa da burdan gecmis olsun:)

Yuregi ile oynayan tum takim arkadaslarimi cani gonulden kutluyorum. 20 subat'in babam'in dogum gunu olmasi sebebiyle kutlamalara katilamadim ama daha kutlayacak cok seyimiz oldugunu dusunuyor, sezonun geri kalaninda hem TAFL'de hem CEFL'de hem de EFAF'da Cavs'e basarilar diliyorum.

16 Şubat 2010 Salı

Yogun bir donem

Bazen insan zamanin cabuk gecmesini, gerceklesmesini diledigi bir sey varsa cabucak gerceklesmesini, fakat bazen de zamanin adeta durmasini ister. Sonunda ne olursa olsun, nasil bir sevinc yasayacaksak yasayalim zamanin cabuk gecmesi her zaman huzun verir bana. Icimde bir kusku olur acaba zamanin cabuk gecmesine odaklanmam arada gecen zamani iyi bir sekilde degerlendirmemi engelledi mi diye.

Bukadar felsefeden sonra benim de sonunda heyecanla bekledigim hafta geldi catti. Bir yandan master basvurularim icin belgelerimi topluyorum ki hafta sonuna kadar gonderebileyim, bir yandan da formasini giydigim Cavaliers'in Bogazici ile karsilasmasina sadece sayili gunler kaldi.

Master isleri uzun zamandir kafami kurcaliyordu ve belirsizlik hayata, hayati yasamaya odaklanmami zorlastiriyordu. Nese ki bu periyot daha fazla uzamadan bitti ve hayirlisiyla belgelerimi yolluyorum bu cuma. Bakalim onumuzdeki 1 ay bana neler yasatacak???

Gecen sene Cavs'in finalde son dakikalarda yenildigi bogazici maci geldi catti. Takimdaki butun oyuncular sezon basindan beri bu maci bekliyor. Bende de ayri bir heyecan olustu. Gecen sene final macinda oynamamis hatta izlememis olsam bile takim arkadaslarimin anlattiklari ve kocun yaptigi konusmalar sayesinde bu maci bekler oldu. Sanirim takim ruhu buna deniyor. Sakat olmama ragmen antrenmana cikacagim, bu maci kacirmak istemiyorum ve onumuzde sadece 2 antrenman kaldi.

Umarim pazar gunu hem belgelerimi yollamis olmanin hem de bogazicini yenmis olmanin verdigi rahatlikla guzel bir gun geciririm. Ayrica umarim pazar gunu oturup soyle bir dusundugumde bukadar suren bekleyis sirasinda hayatima dair ne yaptigimla ilgili kuskuya kapilmam.

Nekadar dikkat edersem edeyim gene bir yerden olumlu haber beklerken, bir arkadasimin yurt disindan gelmesini beklerken ya da herhangi bir beni sevindirecek bir olayin gerceklesmesini beklerken gene heyecanlanip zamanin cabucak akip gecmesini dileyecegim, buna eminim. Ama bu kucu kbekleyisler ufak heyecanlar da hayatin bir parcasi onlar olmadan da olmuyor... Her gunu ayri yasamak lazim. Uluslararsi piyasada bir deyis vardir, "Think globally, act locally" diye. Uyarlarsak soyle bir sey olur sanirim, "Uzun vadeli dusun, kisa vadeli hareket et":)

15 Şubat 2010 Pazartesi

NBA All-Star Haftasonu

Artik eski tadi tuzu kalmadi bu all-star mevzusunu. Tuttugum takimin oyuncusu, D-Rose, MJ'den sonra all-star'a secilen ilk Bulls oyuncusu, olmasa hic ilgi duymayacagim.

All-Star'in en gozde etkinliklerinden smac yarismasi da artik eskisi gibi degil. Ozellikle bu sms ile belirlenmesi kazananin bence pek adil degil. New York'da kac kisi yasiyor, diger herhangi bir sehirde kac kisi yasiyor? Ozellikle gecen seneden sonra izlememe karari aldim.

All-Star haftasinda NBA Tv'de eski maclari gosteriyorlar. Eskiye nazaran hic de mucadele olmadigini anladim all-star'da. Eski maclarda gerginlik bile yasanmis. Tabi bir gosteri macinda gerginlik yasanmasi ne kadar dogru tartisilir, kesinlikle tasvip etmiyorum, ama mucadelenin dozunu anlatmak icin o ornegi verdim.

Buarada macin yapildigi Dallas Cowboys stadi sayesinde All-Star maci taraftar rekoru kirdi. Gercekten de inanilmaz bir rekor, 108713 kisi, dile kolay. Tabi stadda bulunan dunyanin en buyuk HD skorbordu olmasa bu rekor kirilamazdi. Okadar adam kucucuk sahayi nasil gorcek???

Iyiysiyle kotusuyle bir All-Star organizasyonunu daha geride biraktik. HORSE yarismasini kazanan Kevin Durant'i, 3luk yarismasini kazanan Paul Pierce'i, yetenek yarismasini birk ez daha kazanan Steve Naish'i, takim atis yarismasini kazanan Dallas karmasini, Caylaklar Takimi'ni ve All-Star MVP'si Dwayne Wade'i kutlarim. Seneye gorusmek uzere:)

10 Şubat 2010 Çarşamba

100% Carbon Chain Mail

Hayatimda bukadar sakatlandigim bir 2 sene daha yok. 2009'a kadar hic bir yerimi kirmamistim. Bir de kendimle ovunuyordum bu konuda. Bir yandan da cocuk muzurlugu nasil bir sey diye merak ediyordum tabi. Herkez anlatir cocuklugunda orasini boyle kirmis burasini boyle kirmis. Merak ederdim nekadar aciyor acaba diye.

Nese ki muradima erdim:) Once dirsek bolgesinden kolumu sonra da parmagimi kirdim. 2 seferde de kirildigina dair en ufak bir fikrim yoktu. Nese ki hastaneye gitmeyi akil ettim de %98 acilan bir kolum ve az sisik bir parmagim var.

Fakat benim kara bahtimdan midir nedir gene bir yerlerim sakatlanmaya devam ediyor. Kampin ilk 2 gunu ayni yerden dizim sakatlandi hala gecmedi. Bunun uzerine sanki yetmiyormus gibi macta kolum catladi. Bu daha nekadar boyle devam edecek bilmiyorum ama boyle giderse benim ozel yapim hafif bir zirha ihtiyacim olacak...

Bugun haftanin en guzel gunuydu diyebilirim. Bir kere hic ac gezmedim karnim hep toktu. Karnim acken biraz huysuzlaniyorum da;) Aksam da arkadaslarimla beraberdim sohbet muhabbet insan daha ne ister ki??? Ister tabi birseyler daha. Mesela ben artik su basvurularim hallolsa isterim ama, kucuk seylerle de mutlu olabilmeliyiz yoksa bu hayat gecmez. Her gun loto tutturacak degiliz, ya da tuttugumuz takimlar her sene sampiyon olacak degiller.

Iktidar Wars: Revenge of The RTE

Kucuklugumden beri kac tane kotu adam tanidim. Red Skull, Doctor Doom, General Zod, Joker, King Pin, Shredder ve daha niceleri. Hepsinin ortak noktasi, guclu olmalari. Guc derken, parasal, kulturel ve isbirlikci bazinda. Mesela Doctor Doom'u, yuzunun durumuyla ilgili ya da King Pin'i kilolariyla ilgili sikayet ederken ve mizmizlanirken duyamazsiniz goremezsiniz. Fakat simdi bu piyasada da yeni bir oyuncu var. Kodadi, Tayyeap...

Bir insan bukadar mi duskun, vahim, ezilmis, ve yoksul durumda olabilir. Ben hayatimda bukadar yuksek mevkide olup da bukadar madur olan bir insan daha gormedim. Madur olabilirsiniz tabi, insanlik hali. Kemal Kilicdaroglu, Teke Tek programinda soyledi. Bir milletvekilinin yakini da pek tabi yoksul olabilir. Ama ne yazik ki Tayyeap'in oyle olmadigini cumle alem biliyor artik. Bizim cahil yoksul halk da onu kendinden zannediyor. Herkes 3 cocuk yapsin diye bosuna demiyor. Zaten onu dinleyecek olanlar belli. Siz, ben Tayyeap ya da her hangi biri dedi diye 3 cocuk yapmayiz ama bizim halkin cahil kesimi hemen hay hay diyor. Boylece AK-P'nin oylari da 3 e katlanacak. Imam Hatip'linin yapacagi hesap bukadar basit olur zaten.

Son iki haftadir, tirt lady uzerinden donuyor butun siyastet gundemi. Ilk basta GATA vakasi vardi, simdi de Chirac cikti basimiza. TSK'nin yipratilmaya calisilmasi daha net gozler onune serilemezdi. 2 sene once olmus bir olay. Durup dururken ortaya cikmaz. Tam bir suru kara bulut TSK uzerinde dolastirilirken ortaya cikacak tabi. Chirac ile ilgili olarak diyor ki Tayyeap, hic bir ulke boyle birsey soyleyemez. GATA icin de ayni seyleri soylese olmaz tabi. Karsisinda duran tek engel cunku TSK. Ulkesini seven bir siyasetci 2 yil once olmus olayi tartismanin doruk noktasinda tekrar ortaya cikarmaz. Madem cok delikanliydi 2 yil once soleseydi.

Halkin basbakaninin halka karsi en ufak bir tahammulu yok. Nukleer karsiti Greenpeace'cileri kabul edip dinleyecegine disari cikarttiriyor. Allah bilir arkalarindan ne laf etmistir.

Tayyeap'in adamlarindan Babacan ise ekonomideki istikrara kimsenin onem vermedigini soyluyor. Aklinca halk bu isi bilmiyor, onemli olan istikrar demeye calismis heralde. Evet issizlik tum hiziyla devam ediyor. Yuru be Babacan.

Bir de katsayi meselesi var. Acikcasi cok bilgi sahibi degilim. Her kafadan bir ses cikiyor. Kim hakli kim haksiz birsey demek icin her kesimi dinlemek gerekir. Tabi ki Tayyeap idealist kisiligi ile on plana cikmak istese de, bu meselenin asil olarak imam hatipliler icin ortaya ciktigi bir gercek. Bana kalirsa hem universitelerin taleplerini hem de ogrencilerin taleplerini dinleyerek ortak bir nokta bulmakta bir fayda var. Zaten sembolik bir degisikligin dansitaydan gecmeyecegini iktidar da biliyordu. Onemli olan biz yaptik onlar engelledi diyebilmek, ve herzaman oldugu gibi madur duruma gecmek.

8 Şubat 2010 Pazartesi

Yine, yeniden Pazartesi

Haftaya acayip durgun basladim. Halbuki haftasonu cok guzel gecmisti.. Yogun ve soguk gecen kamp doneminden sonra dun Yildiz'a karsi maci kazandik. Ben de a takimla ilk macimi oynamis oldum. Aksam da super bir yemek, babamin arkadasi Nuri Abi sagolsun:) Ustune de yatmadan, tok karnina, Star Wars: Revenge of the Sith.. Daha ne isteyebilirim ki???

Ama aksam bir turlu uyuyamadim kolumun agrisindan. Sabah kalktim aile hekimimize gittik, ortpedisti gormemi tavsiye etti. Zaten yorgunluktan gun nasil gecti anlamadim. Aksam doktora gittigimde iste kolumun sakatlandigini ve 10 gun ant yapamayacagimi ogrendim:(

Neyse ki, doktor cikisi ekurim ve teammate'im ile bulustum keyfim yerine geldi. Ekurim tabi viyana degil de bagdattan gelmiscesine alisveris icin dolastirmis teammateimi, gelince baya bi dalgasini gectim:)

Haftaya kotu baslasam da simdilik hersey yolunda gibi duruyor. Bir an once iyilesip takim arkadaslarima katilmak istiyorum. Bir de havalar daha stabil olsun istiyorum. Bu ne ya sabah 10 derecenin ustunde gunesli bir hava aksam neredeyse kar yagacak...

5 Şubat 2010 Cuma

Dunya Kalem Cevirme Sampiyonasi, Hong Kong Elemeleri

Basligi gorunce sanki elemeleri degerlendirip favorileri bildirecegimi zannetmis olabilirsiniz ama degil :) Bugunku yazim insanoglunun degisik zevkleriyle ilgili.

Bir insan nelerden zevk alir? Cok cesitli cevaplar olabilir. Mesela ben spor yapmaktan, muzik dinlemekten, arkadaslarimla olmaktan ve kitap okumaktan zevk aliyorum. Yeni basladigim amerikan futbolu benim icin bir zevk cunku cok fazla oynamayi dusunmuyorum. Malum master olursa zaten gidicem, olmazsa da askerlik geliyor.

Bizim bugunku antrenmandan once bir futbol takimi sahadaydi. Saha FB'nin oldugu icin genelde altyapi calismalari oluyor sahada. Fakat bugun hayatimda ismini duymadigim bir takim sahadaydi. Takimin ismi Atasehir Belediye Spor. Hani birak takimin koklu olmasini vesaire, ki Atasehir Belediyesi kac senelik?? Oynayanlar en az benim yaslarimdaydi. Kim bilir kacinci ligde bu takim ama oyuncular antrenmana geliyor oynuyorlar, egleniyorlar. Iste zevk almak boyle birsey dedim. Ilk basta takimin ismi ile dalga gecmistim ama sonra saygi duydum. Evde bilgisayar basinda kiz kovalamaktan, online oyun oynamaktan iyidir. Enazindan saglikli yasam.

Bir de gene CNN'de gozume takilan bir haber. Cevirisi, Dunya Kalem Cevirme Sampiyonasi, Hong Kong Elemeleri. Tanrim iste bu ya dedim. Acayip cekismeli gecen elemeleri 14 yasindaki genc yetenek Eugene Wong kazandi. Kendisi kutluyor basarilarinin devamini diliyorum. Kaybedenlerden birisi de, "Ya aslinda daha hizli yapiyordum ama bugun olmadi, birdahaki sefere yenicem onu" dedi. Valla helal olsun dedim. Yarin obur gun cocugunuz olur da tas-kagit-makas, ya da uzun essek Turkiye milli takimina girerse sasirmayin, hatta bilhassa destekleyin.

Insanin sevdigi seyleri yapabilmesi kadar guzel birsey yok hayatta.

4 Şubat 2010 Perşembe

Satis vs. Musteri

Son iki gun icinde gozlemledigim birkac satis taktigini irdeleyeyim dedim. Hepsi de ilginc birer deneyim yasattilar bana.

Ilki, adini da vereyim, Darty'de gerceklesti. Dun internette yaptigim arastirmadan sonra ciktim printer almaya. Yakinda 2 secenegim vardi. Biri Darty biri de Teknosa. Once Darty'ye sonra Teknosa'ya giderim hangisinde ucuzsa oradan alirim dedim. Amacim da gercekten satilan en ucuz printeri almakti. Darty'ye girdim, ama soyle bir baktim cok az secenek var. Icimden dedim ki, burdan birsey cikmaz Teknosa'dan almak zorunda kalacagim, belli oldu. Tam o sirada, hic adetim degildir, calisan gorevliye sordum butun printerlar burdakiler mi diye. Bana gosterdi iste buradakiler bir de kampanyadakiler var. Daha sonra birtane all-in-one modeli gosterdi. Dedim ben basit ucuz birsey ariyorum. Ozaman bu dedi. Magazadaki en ucuz model, tam da aradigim gibi. Ben hicbirzaman birsey satin alirken oyle aha aldim gitti yapmam. Baya bir arastiririm, karsilastiririm, oyle alirim, istisnalar haric tabi. Printer'a soyle bir goz atiyordum, gorevli de yanimda duruyordu, oyle bakmamdan sikilmis olacak ki, veya alici oldugumu sezdi, dedi ki vaktiniz var mi. Ilk basta bir sasirdim. Sonra var dedim. Dedi ki bu urun yarin 10TL daha indirimli olcak. Bekleyin yarin alin dedi. Duyduklarima inanamadim. Acaba o gorevli o sirada insiyatif mi aldi, yoksa sirket taktigi miydi bilmem ama Darty hakkindaki dusuncemi tamamen degistirdi. Cok tesekkur ettim ve dukkandan ayrildim. Tabi ki Teknosa'ya da baktim ama orda normal fiyatlar arasinda bile 10 TL fark vardi.

Artik gunumuz kurtlar sofrasi is dunyasinda ne mal sattiginizdan ziyade, nekadara sattiginiz nasil sattiginiz onemli. Satis kanali olarak dukkan ve magaza kullaniyorsaniz, sattiginiz urunlerin aynisi rakiplerde de mevcut ise zaten fiyatlariniz cok degismeyecektir. Sonucta kiralar belli, satilan urunun maaliyeti belli, maaslar belli vs. O dukkanda musteriye yasattiginiz dogrudan satisinizi etkiliyor artik. Kabul etmeliyim ki bagzi insanlar da satis yapmaya daha yetenekli, haklarini vermeliyim.

Bir diger karsilastigim satis sekli ise internet uzerinden. Kotu reklam yapmak istemiyorum oyuzden markanin ismini vermeyecegim, gerci bu marka kendi kendine yapacagini yapmis bence. Markamiz taki sektorunde faaliyet gostermekte. Sirketin ana temasi da heryerde herzaman takabilecegimiz takilar uretmek. Heryer??? Cok genis bir kelime. Fesatlasmaya gerek yok. su altinda, dagda, colde ne biliyim taki takmayi dusunmeyeceginiz yerlerde, modellerin urunlerle cekilmis fotograflari olabilir mesela. Fakat markanin reklamda kullandigi iki fotograf beni bitirdi. Fotografi cozmem 5 dakka surdu. Kimin aklina gelirdi ki bir bayanin sut sagarken taki takmak isteyecegi. Yanlis duymadiniz yuzuk parmakta, sut sagiliyor bu fotografta. Diger fitigrafta ana karakterimiz gene bayan, boynunda abartili altin kolyesi parmaginda yuzugu, makyajli surat filan, disini fircaliyor bu sirada butun dis macunu su karisimi ceneden asagi suzulmece. Ya yok artik ya kime satmayi dusunuyorsunuz bu urunleri. Hedef kitle bu mu yani???

Internet gecen sene cikmis bir olay degil. Internete ne koysan gidiyor felsefesi artik islemiyor. Bukadar cok rekabet olan bir ortamda urunden ziyade daha fazla ne sundugun onemli musteri icin. Toyota'nin 2009'da urettigi arabalarin cogunun fren sistemi arizali ve arabalar geri cagiriliyor. Sorun su ki Toyota hizli davranmak zorunda ve dunya uzerindeki butun servislerine fren sisteminin yenisi ile nasil degistirilecegini ogretmek zorunda. Ama Bugun izledigim bir programda insanlar hala Toyota bayiilerinden araba almaya gidiyorlardi. Hepsi Toyota'ya cok guvendiklerini soylediler ve Toyota'nin bu sorunu cozebileceginden eminler. Sonuc olarak onemli olan ne sattigin veya nasil sattigin degil, musterinin gozundeki, zihnindeki yerin.

3 Şubat 2010 Çarşamba

Neyi tartisiyoruz ki?

Bugun her radyo ve tv kanalinda mecliste yasanan kavga vardi. Her kanal kendi uzmanina baglaniyor o ona soruyor bu buna soruyor. Devamli bir hakli haksiz arayisi icinde millet. Parti fanatikleri de heralde biri kendi vekilini hakli saydiginda dunya kupasi finalinde 1-0 one gecmis gibi seviniyordur.

Sozum zaten o fanatiklere degil. Turkiye'de ortalama egitim seviyesi ilkokul 4. sinif. Neyi tartisiyoruz ki? Millet buysa, vekili de bu. Kendime de kiziyorum. Hayir yani sanki secilenlerin hepsi belli egitim ve kultur duzeyinde insanlarmis gibi dusunesim geliyor bazen. Hata bende..

Dunku kavga artik vekillerimizin, secilmis embesil cogunlugunun, ne duzeyde oldugunu gosterdi. Biri cikar yok efendim o ona peygamber demis de, aslinda son peygamber hz muhammedmis de, first lady GATA'ya girememis cok magdurmus da. Zaten hep bu fakir edebiyati yuzunden bu hallerdeyiz. RTE'nin danismanlari halki nasil kafalayacagini iyi bulmuslar. Darda kaldigi zaman, kucuk emrah mode on! Dun yasanan okadar rezilligin uzerine, ben de GATA'da yasadiklarimi anlatsam ulkem kaldirmaz demis. Vah vah yazik. Senin kopegin gidiyor meclis baskan vekilini azarliyor. O ne olacak tayyeap efendi?? Utanmasa Tekel iscilerine karsi bile madur oldugunu soyleyecek.

O Arinc zaten basli basina incelenmesi gereken bir vaka. Onu bizim Can'a sormak lazim genlerden mi yoksa dis etkenlerden mi boyle insan oluyor. Hayir dis etkenlerdense bilelim ileride onlemimizi alalim:)

Sonuc olarak tartisacak birsey gormuyorum ben ortada. Sokakta taksici, minibuscu kavga ettigi zaman kimse aaa cok sasirdim, hic beklemezdim demiyor. Milletvekilleri yapinca niye sasiralim, ayiplayalim ki?

2 Şubat 2010 Salı

Canim ulkem, canim klubum..

Aralik ayinda, ayiptir soylemesi, official olarak Galatasaray Spor Klubu uyesi oldum. Okadar sene cesitli sekillerde hizmet verdigim ve sevdigim klube uye olmak gercekten beni mutlu etti. Daha sonra da daha once uye olmus abilerim tarafindan, sadece uyelerin oldugu bir mail gurubuna yonlendirildim.

Mailler hotmail hesabima geliyor hergun. Hergun de birsuru gereksiz email ile dolup tasiyor. Bazen canim klubumun uyelerinin hic isleri yok diye dusunuyorum. Chat ortaminda yazisir gibi cevap veriyorlar birbirlerine. Buraya kadar aslinda cok da garip birsey yok tabi. Iceriklerden bahsetmedim ama. Hani bos konu olur da bukadar da olmaz dedirten bir konu uzerine sayisiz mail atildi. Ben de diyorum Turkiye'de spor niye bu durumda.

Bu mentalite ile biz daha birak olimpiyatlarda madalya alacak sporcu yetistirmeyi, insan zor yetistiririz. Adamlar takmis kafayi Gs'nin en ideal 11'i nasil olur onu tartisiyorlar. Ya arkadas sen onu bulsun diye takimin basina antrenor almadin mi? Hem de hata olmasin diye iyisini getirmedin mi? Hala yok efendim 3-5-2 ymis, sol kanatta oynarmis da forvet arkasi da olabilirmis. Insanlar gercekten kafayi yemis...

Allahtan medyada sadece futbol ile ilgili haber cikiyor diye sukrediyorum bazen. Dusunsenize adam takmis kafayi yuzmeye, yok diyo Derya Buyukuncu 1500 m su balesi yapsin en iyisi, Michael Phelps'den yuzucu olmaz, 4x100m serbest bayanlar bayrak yarisinda bence kadro su olmali fln...

Biz toplumca herseyden cok anliyormusuz gibi zannettigimiz surece bizden birsey olmaz. Bu sadece sporla da alakali degil. Yarin obur gun adam cikar yok efendim der Cocacola boyle pazarlasa daha iyiydi, bilmemne binasinda en iyi cimento gider... Aslinda bir acidan da halkimizin elinde cok koz var lanet olsun. Dusunsenize metrobus diye bir sey yapiliyor, dunyanin en gerzek ulasim yolu, hem de en pahalisi neredeyse, simdi biraz okumus adam da anliyor bunun bir halta yaramadigini. E sen halkin eline boyle kozlar verirsen halk da konusur tabi, en azindan %20si.

Birseyi yapacaksan tam yapacaksin. Bilgilendirmede eksik olmayacak, hersey ortada olacak, gerekirse en pahali malzeme olcak ama en guveniliri olacak ve daha da onemlisi her isi o isi gercekten iyi bilen biri yapacak. Bak ozaman insanlar konusabiliyorlar mi diye sormaya cekiniyorum. Enazindan daha az konusurlar diyeyim.

1 Şubat 2010 Pazartesi

Merhaba Yeni Hafta

Haftasonlari yazmamaya karar verdim. Biraz isime geldigi icin biraz da haftasonlari bundan sonra yogun gececegi icin. Bu haftasonu okadar yorgundum ki yuzdugum donemlerde bile bukadar yorgun oldugumu hatirlamiyorum...

Bu aralar havalardan midir nedir hicbirsey yapasim da yok acikcasi. Bu havada disarida antrenman yapiyor olmamin ve ayni zamanda her gun gectikce danismanlik sirketinden haber almiyor olmamin da karamsar mood'umda katkisi buyuk sanirim. Belirsizlik ister istemez icimi yiyor. Bu can sikintisini tatli ve ozellikle cikolata yiyerek gidermeye calistikca bu sefer de ileride seker hastasi olma riskim nedir diye aklima geliyor ve daha karamsar bir hal aliyorum.

Biraz da guncel haberler veriyim degisiklik olsun. Mel Gibson seneler sonra tekrar kameranin onune gecmis. Ama filminin Amerika gisesine bakilirsa bu onu pek memnun etmeyecek gibi duruyor. Hele ki bir de Avatar ortaligi kasip kavururken.

Bugun Abdi Ipekci'nin olum yildonumu. Katili Agca da yeni saliverilmis. Simdi bir de kitap yazmak istiyormus. Aman ne guzel. Agca'nin umrunda oldugunu sanmiyorum hapiste olup olmamanin. Nasilsa arkasinda birinin oldugu kesin. Onemli olan onlar rahat etsin, mutlaka Agca'yi da rahat ettirirler.

Bu aksam da antrenman var ve hava sanirim daha kotu olamazdi. Kolay gelsin de diyemiyorum. Koc Flowers her kolay gelsin dediginde DAHA SIKI diye bagirmamizi istiyor. Ben boyle iyiyim kolay gelmesin:)