25 Şubat 2010 Perşembe

Demokrasi Adı Altında Faşizme Doğru İlerleyen Ülkem

Şu dünyada bir avuç insane bile tamamen aynı düşünce yapısına sahip olamazken, ikizler üçüzler bile birbirlerine benzemezken topladılar ülkeyi iki grup altında. Sağolsunlar artık ya darbeci, cuntacı, statükocuyuz ya da demokrasi yanlısı, reform yanlısı ve özgürlükçüyüz. Bir kaç sene öncesine kadar herkez Türk-Kürt bölünmesinden korkarken, hiç beklemediğimiz yerden vurdular.

Devir ikinci cumhuriyetçilerin devri, tam istedikleri ortamı elde etmeye başladılar. Sözde liberal ve demokrat bu acınası grup Atatürkçü Düşünce temeline dayanan ve tek olan cumhuriyeti değiştirmeye çalışıyorlar.

Günlerdir TSK içinde yargılanması gerken insanları konuşuyorlar. Tabi ki varsa darbe yanlısı, askeri yönetimi destekleyen insanların TSK içinden temizlenmesi gerekir ama sizce de bir gariplik yok mu ortada? Hem de gerekçe olarak Yunanistan’da, Arjantin’de ve Şili’de yargılanan darbecileri örnek gösteriyorlar. İyi de verdikleri örneklerdeki askerlerin hepsi darbe yapmışlar. Peki bizim darbeciler ne durumda? Onlara karşı herhangi bir soruşturma açılmış mı? Şimdi ise Amerika karşıtı en büyük TC kurumu olan TSK’da darbe yapmayı düşünmüş olma ihtimali olan insanları yargılayarak TSK’yı yıpratmaya çalışıyorlar.

Yargı reformundan söz edip duruyorlar. Okadar çok bağırıyorlar ki sanki HSYK farklı birşey istiyormuş gibi algılanıyor toplumda. PEki yargı reformu olunca ne olacak? Kime yarayacak? Zannediyor musunuz ki halka, toplumun geneline yarayacak. 30 ayı aşkın süredir, suçu belli olmayan insanlar hala içerdeler. Yargı reformu olunca hemen belli mi olacak kaderleri. Vatan Gazetesi yazarı Aylin Duruoğlu 10 aydır içeride tutuluyordu ve dün ilk duruşma sonunda serbest bırakıldı. Bu mudur demokratikleşme?

İktidar yargı bağımsızlığının koruyucusu olup çıkıverdi bir anda. Halbuki kapatma davası açıldığında bas bas bağırıyorlardı yargı kararları ideolojik diye. Şimdi ise verilen bütün kararlara saygı duymak lazım, yargıya karışmamak lazım diye soylu havalarla demeçler veriyorlar.

Madem demokratikleşme hareketi, madem avrupa birliği vesaire diye bir tarafınızı yırtıyorsunuz, hala niye dokunulmazlık diye bir kavram var mecliste bana bunu açıklayabilir misiniz? Meclis barajı niye indirilmiyor, madem tam demokrasi?

Bu ülkede darbe marbe olmaz. Amerika istemedikçe hiçbir şey olmaz. Darbelerin arkasında Amerika’nın olduğu bilinirken, şu dönemde nasıl bir darbe olasığından bahsedebiliriz ki? Amerika iktidarın arkasında, karşısında ise TSK, Atatürk Türkiye’sinin en büyük savunucularından… Buna rağmen iktidar gene mağduriyet politikalarıyla halkı orduya karşı kışkırttı. Halkın orduya olan güvenini azalttı, yıprattı.

Tabi ki bu düşüncelerin sadece bana ait olduklarını, her hangi bir darbeci, liberal ya da vesaire grubun düşüncelerini yansıtmadığını belirteyim. Açıkçası düşünceme gore bana sıfatlar takılmasından hoşlanmam, ben buyum ve karşı düşüncelere de saygı duyarım. Demokrasinin, özgürlükçü düşüncenin temeli de bu değil midir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder